Emri bi’l-Ma’ruf Nehyi ani’l-Münker Dini Terimler

İslami Sohbet

Emri bi’lMa’ruf Nehyi Ani’lMünker Dini Terimleri

Dinimizin topluma yüklediği görevlerden birisi de “emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker”dir. Yani iyiliği emretme ve kötülükten vazgeçirme görevidir.

Cenab-ı Hak insanoplunu yarattıktan sonra onu yalnız bırakmamış, gönderdiği peygamberlerle hem dünyada ve hem de ahirette onu mutlu kılacak yolları göstermiştir. İlk insan olan Adem (a.s) aynı zamanda ilk peygamberdir.

Hz. Adem’den itibaren son Peygamber Muhammed Musfata (s.a.v)’ya kadar pek çok peygamber gelmiştir.

Son peygamber olan bizim peygamberimiz de bu görevi eksiksiz ve en mükemmel şekilde yerine getirerek, bunun huzur ve mutluluk içerisinde ahirete intikal etmiştir.

Hiç şüphe yok ki peygamberimizin Allah’a kavuşmasından sonra bu görev için başka peygamber gelmeyeceğine göre-biz müslümanlara kalmıştır. Zaten Kur’an-ı Kerimde bu görevi bize vermektedir. Şöyle buyuruyor:

“Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; (çünkü siz) iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.”

“Mü’min erkekler ve mümin kadınlar, birbirlerinin yardımcılarıdır, iyiliği emreder, kötülükten nehyederler.”

“Af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.”

“Sizin içinizden hayra çağıran, iyiliği emredipkötülükten vazgeçiren bir topluluk bulunsun.”

Peygamberimiz de:

Yollar üzerinde oturmaktan sakınınız, buyurdu. Ashab:
-Yol üzerinde oturmak bizim için zorunludur. Orada konuşuyoruz, dediler. Peygamberimiz:

-Yol üzerinde oturmaktan vazgeçemiyorsanız yolun hakkını veriniz, Ashab:

-Ey Allah’ın Rasulü, yolun hakkı nedir?

Diye sordular. Peygamberimiz:
-Gözü kapamak gelip geçene eziyet etmemek, selam almak, iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirmektir buyurdu:

İyiliği emretme ve kötülükten vazgeçirme görevi, müslümanların toplum hayatı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu görevi ihmali, kötülükten yayılmasına, toplumda huzursuzluğun ve anarşinin doğmasına sebep olur bunun içindir ki peygamberimiz:

“Sizden her kim çirkin bir iş görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle önlesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” buyurulmuş ve görevin önemine dikkatimizi çekmiştir.

Peygamberimiz bu hadis-i şerifte, toplumda beliren kötülüğe karşı üç şekilde tavır alınması gerektiğini bildirmiştir.

Fiili Müdahale: Yani kötülüğün zor kullanılarak ortadan kaldırmasıdır. Bu, devletin görevidir. Kötülüğe karşı tavrın bu çeşidini herkes yapmaya kalkacak olursa kacga çıkar, anarşi doğar. Bunun için bu görev devletçe yerine getirilmelidir. Ancak toplum ferdleri bu konuda görevlilere yardımcı olur, olmalıdır.

Dil ile önlemek: Bu, kötülüğün zararlarını anlatarak vazgeçirmek demektir.

Yani toplumun aydınlatılması ve uyarılmasıdır. Toplumun uyarılması işi hiç şüphe yok ki alimlerin görevidir ki, va’z, irşad ve yayın suretiyle yerine getirilir.

Bu görev, toplumun aydınlatılması açısından çok önemlidir. Hatta peygamberimiz, dinin nasihatten ibaret olduğunu bildirmiştir. Bu görev yapacak olan kimselerde birtakım niteliklerin bulunması lazımdır. Bu nitelikler özetle şunlardır:

Va’z ve irşatta bulunacak olan kimse bilgili olmalıdır. Bilgisi olmayan kimse bu görevi yapamaz. Kişi, başkalarına öğreteceği bir meseleyi önce kendisinin bilmesi gerekir. Aksi hale bilmediği bir konuyu başkalarına nasıl öğretecektir? Mesela, okuma-yazma bilmeyen bir kimse başkasına okuma-yazma öğretebilir mi?

Terzilik sanatını bilmeyen, kumaşın nasıl kesileceğini ve elbisenin nasıl dikileceğini bilmeyen kimse, bir başkasına terzilik öğretebilir mi? Dini konular hakkında yeterli bilgiye sahip olmayanlar başkalarını nasıl aydınlatabilir?

NAsihatte bulunacak olan kimse kendi görünüşü değil, Allah ve peygamberinin buyruk ve yasaklarını söylecektir. Bunları bilmeyen kimse, toplumu aydınlatmaktan çok, topluma yanlış bilgiler vermiş olur. Bunun ise vebali büyüktür. Nitekim Kur’An Kerim’de şöyle buyuruluyor:

Emribil maruf nehyi anilmünken iyiliği emretmek, kötülükten men etmek demektir. Başka bir deyimle Kur’an ve sünnete uygun düşen şeye maruf;

Allah’ın razı olmadığı, haram ve günah olan şeye de münker denilir. Yani marufu emretmek iman ve itaate çağırmak; münkerden nehyetmek de küfür ve Allah’a isyan etmeye karşı durmaktır.

Elbetteki iyiliği emrin ve kötülükten nehyin aşamaları vardır. Tıpkı Resulullah’ın (s.a.v) “Sizden kim bir kötülüğü görürse eliyle düzeltsin, gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin. Bu imanın en zayıfıdır.” diyerek formülize ettiği gibi

Tebliğ muhakak ki “iyi ve güzel sözle” başlamalıdır. “İnsanları hayra çağıran” ifadesinde olduğu gibi, ama kimi zaman tağutlaşan, inatlaşan mütekebbir şahıs, zümra, sistem ve rejimlere karşı o bölgenin müslümanları uygun metodu teşhis etmelidir.

Musa’nın Firavuna, İbrahim’in Nemrut’a, Resulullah’ın Mekke müşrik sistemine karşı takıntığı tavırlar tebliğ metodunun belirlenmesi için önemlidir.

Asıl olan ilahi nizamın kurulması için, Allah’ın (c.c) indirdikleriyle hükmedecek bir devletin oluşturulması için zulme karşı dik durmaktır. Zira zalim sultan karşısında hakkı söylemek en büyük cihattır.

Emri bi’lMa’ruf Nehyi Ani’lMünker Konumuzun sonuna geldik güzel bir konuda görüşmek üzere Selam ve dua ile.  İslamiSohbetci.com            

EzeLGenelİslami Sohbet
Emri bi'l-Ma'ruf Nehyi ani'l-Münker Dini Terimler İslami Sohbet Emri bi'lMa'ruf Nehyi Ani'lMünker Dini Terimleri Dinimizin topluma yüklediği görevlerden birisi de 'emri bi'l-maruf nehyi ani'l-münker'dir. Yani iyiliği emretme ve kötülükten vazgeçirme görevidir. Cenab-ı Hak insanoplunu yarattıktan sonra onu yalnız bırakmamış, gönderdiği peygamberlerle hem dünyada ve hem de ahirette onu mutlu kılacak yolları göstermiştir. İlk...