Zülkarneyn Seddi | İslam
Zülkarneyn Seddi |İslam
Hazreti Zülkarneyn Allahü Teala’nın kendisine verdiği ilim ve hikmetle muhtelif kavimleri irşadla vazifelendirildi. Allahü Teala yer yüzünde kendisi için bir hayli kuvvet ve kudret tahsis etti. Ona her şeyden önce yüksek gayesine yetiştirecek maddi ve manevi vasıtalar ihsan etti
Hz. Zülkarneyn Allahü Teala’nın kendisine verdiği bu büyük vasıtalarla ilk önce garba doğru bir yol takip etti. Ta gün batısına, batının iskan olunan mıntıkasına vardı. Oraya vardığı zaman güneşi balçıklı bir su havzası içine batıyor gibi gördü. Ve orada bir kavim buldu. Allah kendisine:İslami sohbetci
İslam Zülkarneyn Seddi | İslam sohbetci
– Ey Zülkarneyn! Bu kavmin haline göre ya onları azablandırırsın, yahut haklarında afv ve ihsan ile güneş bir yol seçersin! buyurdu!
Hazreti Zülkarneyn de:
– Her kim zulümde bulunursa, muhakkak onu azablandırılır. Sonra o zalim, Rabbine iade olunur. Bir de Allah onu görülmedik, bilinmedik bir azab ile azablandırır. Ama her hangi bir kişi de iman edip iyi iş işlerse
ona da en güzel mükafat vardır. Ve ona emirlerimizden en kolayı söyleriz, dedi.
Hz. Zülkarneyn Mağrib’de bu şekilde hükümran olduktan sonra kendisine Şarka ulaştıran bir yola düştü. Ta gün doğuya, doğunun meskun bulunan yerine kadar gitti. Oraya varınca o, güneşi bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, Allahü Teala onlara güneşin karşısında onun tesirinden koruyacak Elbise ve bina gibi bir siper ihsan etmemiş, bir çit yapmalarını bile müyesser kılmamıştı.
11.Zülkarneyn Seddi | İslam sohbetci
İşte Hz. Zülkarneyn’in Şark’taki hükümranlık menkıbesi de Garb’teki gibidir. Onun yanına asker, harp aletleri ve saltanat gerekleri olarak daha neler vardı ki, onun tamamını Allahü Teala’nın ilmi kaplıyordu.
Sonra Hz. Zülkarneyn Mağrib’le Meşrık arasında güneyden kuzeye doğru üçüncü bir yol takip etti. Nihayet Türk ilini şark tarafından sınırlayan iki dağ arasına vardı. Buraya vardığı zaman bu dağların birisinde Türk ırkından bir kavim dillerinden başka söylenilen bir sözü zor anlıyorlardı. Bu kavim tercümanları vasıtasıyla:
Ey Zülkarneyn! Yecuc ve Mecuc denilen iki kavim diyarımızda hayvanlarımızı çalmak, mahsullerimizi tahrip etmek suretiyle fesatlık yapıyor. Onlarla bizim aramıza bir sed yapmak üzere sana ücret versek olur mu? Dediler.
Hz. Zülkarneyn
Rabbimin beni sahip kıldığı mal ve ikditar çok hayırlıdır. Ücrete ihtiyacım yoktur i. Binaenaleyh siz bana icabedeb kuvvetle yani inşa malzemeleriyle yardım ediniz! Ben de ey Türkler, sizin onların arasına sağlam bir sed yapayım. Haydi bana büyük demir parçaları getiriniz! Dedi.
Onlar da getirdiler ve yapı işi başladı, iki dağın iki tarafı birleşinceye kadar Hz. Zülkarneyn demirleri kullanmış ve halka:
Haydi körükleyin! Diye kumanda etmiştir. Körüklenen şeyi ateş balina getirince:
Kabilelerden müteşekkil bir çapulcu halitasından ibaret olduğu da yine Kur’an’ın beyanlanlarından anlaşılmaktadır.
Bu iki fesadçı kavmin kimler olduğuna dair rivayet ve görüşler de değişiktir. Hazreti Zülkarneyn’e sed yapması için teklifte bulunan Türklerin ifadelerinden anlaşılan bu kavmin Moğollar olmasıdır. Avrupalılara göre de, Batı Roma imparatorluğunu istila eden Hunlar’dır ki, bu görüş frenklerin böyle demelerine dayanmaktadır. Hindistan’ın en mümtaz alimlerinden Mehmed Enver Koşmiri ise Rusların Yecuc, İngilizler ile Almamların da Mecuci zürriyetinden olduklarını, binaenaleyh Yecuc ve Mecucun mükerrer olarak baki olduğu Kuran ‘da zikredilen hurucunun ahır zamanda meydana geleceğini ve bunun en şiddetlisi olacağını kaydetmektedir. Bütün bunlardan görülen o ki, Yecuc ve Mecuc belası bütün bir insanlığa şamil olan bir afettir
https://www.islamisohbetci.com/zulkarneyn-seddi-islam/Genelİslami Sohbet
Bir yanıt yazın