İslamiSohbetci.Com Paylaşım Platformu

Son İletiler

Sayfa 1 2 3 4 5 6
21
Genel Sohbet / Gerçek Türk Takipçi Satın Alma...
Son İleti Gönderen sohbet - May 31, 2022, 12:19 ös
Instagram takipçi, instagram  beğeni satın al, türk takipçi

İnstagram Takipçi al Instagram takipçi satın almak için tek yapmanız gereken Instagram hesabınızı kullanarak kendi fotoğraf paylaşımlarını veya diğer insanların fotoğraflarına takip etmek.

Düşmeyen takipçi Al Instagram'da takip edilirken bazen bir fotoğraf daha çok beğenilirse onun üzerine bir kutu işareti konur ve buna "takipci" denilir. Takip ettiğiniz herkes size ne kadar özel olduğunuzu anlaması için size bir sürpriz yapabilir, bu da sizinle olan ilişkinizi belirginleştirecektir.

Ucuz Takipçi al Takipçi satın almak için Instagram takipçi veya beğeni satın alabilirsiniz. Takipçi, instagram  beğeni satın al, türk takipçi, instagram takipçi satın al, instagram  beğeni alma sistemi.
22
Genel Sohbet / Instagram takipçi satın almak ...
Son İleti Gönderen sohbet - May 31, 2022, 11:49 öö
Aktif Takipçi Satın Almak İçin Doğru Yerdesiniz %100 TÜRK TAKİPÇİ SATIN AL

türk takipçi satın alabileceğiniz, güvenilir ve çok ama çok hızlı takipçi satın almak için hemen bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Farklı kategorilerde farklı sayıda takipçi aramayı tercih edenler için de farklı paketler hazırladık. Böylece her konuda farklı türde yapacaklar ve daha yüksek tutar aldılar.

Instagram takipçi satın almak için doğru yerdesiniz. Instagram takipçi satın almak istiyorsanız, instagram takipçi almak istiyorsanız, instagram takipçisi satın almak istiyorsanız, instagram takipçi kasma siteleri arasından seçim yapabilirsiniz.

Bu sitede, Instagram TÜRK TAKİPÇİ SATIN ALICILARI ve tüm Türkiyenin en ekonomik takipçi satın alanlarını bir araya getirdik.

Bu sayfada, Instagram TÜRK Takipçi Satın Aldığınızda Nelere Dikkat Edilmeli? Sitemizde bulunan tüm ürün ve hizmetler için uygun fiyatlar sunmaktayız. Herhangi bir sorunuz varsa bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Instagram takipçi satın almak için doğru yerdesiniz!

sosyal medya uzmanı çalışanlarımız sizler için profil analizi yapıp ihtiyacınız dahilinde yönlendirmelerde bulunuyor. Istemeniz durumunda ise sosyal medya yöneticiliğinizi üstlenebilmekteyiz.

türk beğeni satın almak için en doğru yerden güvenilir bir şekilde takipçi satın alabilirsiniz. Instagram'ta takipçilerinizi sürekli azaltabilir ya da kaldırabilirsiniz, ancak instagramda gerçek bir sayfada olmanız için gerekli olan takipçilerden farklı bir şekilde takipçi satın almanız gerekmektedir.

Yapmanız gereken tek şey, web sitemizden takipçi satın almak için üye olabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz. Instagram takipçi satın almak isteyen herkes kolayca bizimle iletişime geçebilir, en ucuz fiyatlarla her zaman dikkatini çekmek için sürekli yeni bir ajandasınız olacaktır.

Bizimle iletişime geçmeniz hiçte zor değil, Instagram takipçi satın almak için doğru yerdesiniz %100 TÜRK TAKİPÇİ SATIN ALTINA GECERSİNİZ.
23
Genel Sohbet / Çocuk ajansları insanlara yeni...
Son İleti Gönderen sohbet - May 30, 2022, 02:30 ös
Oyuncu, yönetmen ve senaristlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışan ajanslardır. Oyuncu ajanslarında çalışan kişilerin görevi oyuncuları seçmek ve bu oyunculara daha sonra her şeyi ilettirmektir. Oyuncu ajansları, oyunculara sinema ve televizyon dizilerinde rol almalar için randevular vermektedirler.

Oyuncu ajansı, oyunculuk yapmak isteyen herkesin kullanabileceği bir web sitesi. Site üzerinde siz de oyunculuk yapabilirsiniz.

model ajans firmalarının bir diğer ismi Cast ajanslarıdır. Bu tür kurumlarda insan kaynağının bulunduğu düşünülebilir ancak işletmelerin hedef kitlesini ölçen sayfalar kurumlar olarak tanımlanabilirler.

çocuk ajans firmaları çocuklar için üretilen tüm malzemeleri satmak amacıyla kurulmuştur.

Oyuncu ajansı, oyunculuk deneyimi ve tecrübesine sahip profesyonel bir ekip tarafından yönetilen, kâr amacı gütmeyen, sadece oyunculuk konusundaki işlere odaklı olan ve deneyimli olanlar arasından seçilen kişilerin bir araya gelmesiyle oluşturulan özel bir organizasyon türüdür.

bebek ajans ve oyuncu ajanslarının amacı; sinema, televizyon ve çeşitli sanat alanlarında görülen farklı rollerden yararlanmak istediğinizi belirten yeni veya eski oyuncuları bir araya getirmektir
24
Genel Sohbet / Kaliteli Kadın Spor Tayt Model...
Son İleti Gönderen sohbet - May 30, 2022, 01:53 ös
Kadın Spor Tayt Modelleri

Kadın spor giyim modelleri ve fiyatları ile ilgili bilgi almak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Kadın spor taytları kadınların daha rahat hareket edebilmelerini sağlamak amacı ile üretilen ürün türlerinden biridir.

Kadınlar için üretilen taytlar diğer ürünlere göre kullanılan malzemelerin niteliği açısından daha yumuşak sahip bir kumaş ve görünüme sahiptirler.

kadın tayt modelleri ile ilgili genelde ilk aranan özellik esneklik ve vücudu tam olarak sarması yönünde talepler olmaktadır.

kadın bluz modelleri her zaman daha özenli, dikkatli ve estetik durumda olmaları gerekmektedir.
25
Genel Sohbet / Günümüzde kimseye ihtiyaç duym...
Son İleti Gönderen sohbet - May 30, 2022, 12:45 ös
Yazımızda sizlerin yararına ücretsiz e-ticaret markalarına özel bir liste hazırladık.

Bir çok kişi internette para kazanma isteği ile başlamış durumda. Bunun en büyük sebebi ise insanlar internette iş bulabilmek ve geçinemeyecekleri bir iş bulamayacaklarını düşündükleri için bu konuda birtakım teknolojik gereksinimleri olan şeyler yapabiliyor olmasıdır.

E-ticaret ve dropshipping sistemiyle para kazanmak isteyenler için biraz daha detaylı bilgi aktaracağım.

Uzun yıllardır bir çok insan internetten para kazanmaya çalışmaktadır. İnternetten para kazanmanın en güvenilir yolu e-ticaret ve dropshipping sistemidir. E-ticaret ve dropshipping sistemiyle para kazanmak için bir öncelikli şey size uygun bir paket seçmeniz olacaktır. Bu pakete bağlantı ve hosting hizmeti gibi birçok hizmet katılabilir.

e-ticaret, dropshipping, para kazanma,  kârlı ürünler ve daha fazlası!

İnternetten Para Kazanmak için En İyi 7 Yolu!

1. İşletme

2. E-ticaret

3. Dropshipping

4. Affiliate Programları

5. Blog Yazılarından Para Kazanma (AdSense)

6. Instagram Nedir? Nasıl Kullanılır? Nasıl Para Kazanılır?

7. Facebook Nedir? Nasıl Kullanılır? Nasıl Para Kazanılır?
26
Genel Sohbet / Kadınlar için özel olarak tasa...
Son İleti Gönderen sohbet - May 27, 2022, 06:17 ös
Uygun fiyatlarla tester parfüm satın al Tester Parfüm Fiyatları geleneksel olarak önceden satılması öngörülen parfümlerin siz değerli misafirlerimize sunulmasında önemli rol almaktadır..

erkek tester parfüm söz konusu olduğunda fiyatlar daha makul seviyelerde seyir etmektedir.

Tester parfüm sizi asla yanıltmasın. Parfüm üretiminde kullanılan malzemeler her zaman üst seviyede ve kalitededir.

kadın parfümleri genelde kalıcılığı daha yüksek parfümlerden oluşmaktadır ve tester parfümler diğerlerine göre daha ucuzdur.

Tester parfüm satan sitelerde, yüksek maliyetli parfümler de bulabilirsiniz.


Uygun fiyatlara orijinal parfüm kullanmak istiyorsanız tester parfümler tam size göre!
27
Genel Sohbet / 2.el eşya almak için en uygun ...
Son İleti Gönderen sohbet - May 15, 2022, 08:19 öö
Çorlu 2.el eşya almanın avantajları saymakla bitmeyeceği gibi elinizdeki fazlalık yapan eşyaları piyasadaki değerinden çok daha tatmin eden bir seviyede başka bir 2.el eşya dükkanına satabilmenizde işinizi kolaylaştırabilecek diğer bir büyük etkendir.

Çorlu 2.el eşya almak isteyenler ise bu etkinliğe katılabilir ama yine de biraz daha ayrıntılı bilgi almak isteyebilirler. Çorlu 2.el mobilya pazarında böyle bir şey yoktur ve özellikle de elinizdeki mobilya ile ilgili olarak herhangi bir bilgiye ulaşabileceksiniz.
28
Genel Sohbet / Ynt: MÜMİN CAMİYE VEFALIDIR
Son İleti Gönderen admin - May 14, 2022, 09:22 ös
eline sağluık
29
İslami  Konular / VIII. ZEKÂT VERMENİN ÂDÂBI ]
Son İleti Gönderen EzeL - Nis 04, 2022, 04:48 ös
Zekât çok yönlü bir kurum, bir farz olduğu gibi, şehâdet ve namazdan sonra İslâm binasının üzerine kurulduğu beş temel esasın da üçüncüsüdür. Bu itibarla müslüman mükellefler bu önemli ibadeti usul ve âdâbına uyarak en iyi ve en güzel bir şekilde yapmalıdırlar. Zekât verirken uyulması arzu edilen kaideler şu şekilde özetlenebilir:

1. Müslüman zekâtını sadece Allah'ın rızâsına kavuşmak için vermeli, bu farîzayı "başa kakmadan" ve "ezâ vermeden" yerine getirmelidir. Yüce Allah sırf kendi rızâsı için yapılan harcamaları kat kat mükâfatlandıracağını, malını gösteriş için sarfedenlerin bu ödemelerinin boşa gideceğini bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır:

"Mallarını Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lutfu geniştir. O her şeyi bilendir.

Mallarını Allah yolunda sarfedip, sonra verdiklerinin ardından başa kakmayan ve ezâ etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Güzel bir söz ve iyilik, peşinden ezâ gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah müstağnidir, halîmdir.

Ey inananlar! Allah'a ve âhiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını veren kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve ezâ etmekle boşa çıkarmayın. Böyle kimsenin durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir. Sağanak yağan bir yağmur isabet ettiğinde onu sert kaya haline getiriverir. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkâr eden kimseleri doğru yola eriştirmez.

Allah'ın rızâsını kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını sarfedenlerin durumu, yüksekçe tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur almasa bile çisentisi olan bir bahçenin durumu gibidir. Allah yaptıklarınızı görür" (el-Bakara 2/261-265).

2. Müslüman mükellef temiz ve helâl kazancından zekât vermeli, eğer zekâtını aynî, yani mal olarak veriyorsa, bu malın iyi cinsten olmasına özen göstermeli, kendisine verilmesini istemediği malları başkalarına zekât olarak vermemelidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Ey inananlar! Kazandıklarınızın iyilerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarfedin. Gözünüzü yummadan ve severek alamayacağınız derecede kötü ve değersiz şeyleri vermeye kalkmayın. Allah'ın müstağni ve övülmeye lâyık olduğunu bilin" (el-Bakara 2/267).

3. Hanefîler'e göre zekâtın, alanın onuru zedelenmemesi ve gösteriş şaibesinden uzak olması için gizlice verilmesi daha iyidir.

Şâfiî ve Hanbelîler'e göre ise insanları bu ibadeti yapmaya teşvik etmek için zekâtın açıkça verilmesi daha uygun olur.

Bütün fakihlere göre zekât dışındaki gönüllü ödemeleri gizlice vermek efdaldir. Yüce Allah şöyle buyurur:

"Sadakaları açıkça verirseniz iyi olur. Eğer onları yoksullara gizlice verirseniz sizin için daha iyidir. Böyle yaptığınız için Allah sizin günahlarınızı bağışlar. Allah yapmakta olduklarınızı noksansız bilir" (el-Bakara 2/271).

4. İbadetlerin en faziletlisi vaktinde eda edilenidir. Zekât mükellefleri de zekât ibadetlerini eda etmede acele davranmalı, onu meşrû bir mazeret olmaksızın geciktirmemelidirler.

5. Mükellef, Allah'tan korkan, müttaki, hayâsından dolayı ihtiyacını insanlara söyleyemeyen kimseleri araştırıp bulmalı ve zekâtını onlara vermelidir. Çünkü verilen zekât onların iffetlerini korumalarına, Allah'a daha çok ibadet etmelerine yardımcı olur. Yüce Allah şöyle buyurur:

"(Yapacağınız hayırlar) kendilerini Allah yoluna adamış, Allah'a taattan başka düşüncesi olmayan, o sebeple yeryüzünde dolaşıp kazanmaya imkân bulamayan, durumunu bilmeyen kimselere karşı gösterdikleri iffetten dolayı onlarca zengin sanılan fakirlere verilmelidir. (Habibim) sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Yaptığınız ve yapacağınız hayırları Allah eksiksiz bilir ve karşılığını verir " (el-Bakara 2/273).

Yukarıda anılan âyetlerde teşvik edilen hayırlardan ve sadakadan birinci derecede kastedilen zekât, sonra da gönüllü malî ödemelerdir.

6. Zekâtın, kendilerine zekât verilebilecek akrabaya ödenmesi daha faziletlidir. Zekât öncelikle -varsa- muhtaç olan erkek veya kız kardeşlere, sonra bunların çocuklarına, sonra muhtaç amcalara, halalara, bunların çocuklarına ve daha sonra da diğer akrabalar, komşular ve meslektaşlara verilmelidir.

7. Zekât, öncelikle malın bulunduğu yerde yaşayan fakirlere verilmelidir. Ancak o bölgenin dışında fakir akraba veya daha muhtaç kimseler varsa onlara göndermek tercih edilebilir.

8. Yüce Allah Tevbe sûresi 103. âyette Hz. Peygamber'e hitaben şöyle buyurur: "Onların mallarından sadaka (zekât) al ki bununla onları (günahlardan) temizleyesin, onların sevaplarını arttırıp yüceltesin. Onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir. Allah çok iyi işiten ve bilendir". Bu emre uyarak Hz. Peygamber zekât getiren veya gönderenlere "Allahım, filânın ailesine bereket ver" (Buhârî, "Zekât", 64) anlamında dua etmiştir. Zekât toplayan görevlinin zekâtını aldığı mükellefe dua etmesi zâhirî fakihlerine göre vâciptir. Hz. Peygamber'in zekât memurlarına, mükelleflerden zekât topladıktan sonra dua etmeleri hususunda bir emir vermemiş ve bunu onların takdirlerine bırakmış olduğunu dikkate alan fakihler çoğunluğu dua etmenin müstehap olduğunu söylemişlerdir.

O halde zekât verenin "Allahım, bu zekâtı faydalı, ihtiyaç giderici kıl!"; zekât alanın da "Allah mallarını bereketlendirsin" gibi şükür anlamlarını taşıyan dua etmeleri iyidir.

9. Müslümanın zekâtını mutlaka kendisi vermesi şart değildir. Bu farîzanın edası için güvenilir bir müslümanı vekil tayin edebilir.

Mâlikî fakihlerinden bazıları riyâ ve insanların bu husustaki övgülerinden kaçınmak için vekil vasıtası ile zekât vermeyi müstehap, daha iyi görmüşlerdir.

Zekât veren kişinin, fakire verdiği şeyin zekât olduğunu bildirmemesi daha iyidir. Çünkü bu zekâttır diye bildirmek, alanı, özellikle zekât aldıklarını gizlemek isteyen veya muhtaç oldukları halde almaktan çekinen kişileri tedirgin edebilir, onları incitebilir. Ahmed b. Hanbel'in, "Zekâtı verirken bunun zekât olduğu söylensin mi?" sorusuna "Bu sözle incinmesine ne gerek var, zekâtını verir ve susar. Yüzüne vurmasına ne gerek var" dediği nakledilir.

Bazı Mâlikî bilginleri de "Zekât olduğunu söylemesi mekruhtur, çünkü fakirin gönlünü incitmektedir" demişlerdir.
Zekât çok yönlü bir kurum, bir farz olduğu gibi, şehâdet ve namazdan sonra İslâm binasının üzerine kurulduğu beş temel esasın da üçüncüsüdür. Bu itibarla müslüman mükellefler bu önemli ibadeti usul ve âdâbına uyarak en iyi ve en güzel bir şekilde yapmalıdırlar. Zekât verirken uyulması arzu edilen kaideler şu şekilde özetlenebilir:

1. Müslüman zekâtını sadece Allah'ın rızâsına kavuşmak için vermeli, bu farîzayı "başa kakmadan" ve "ezâ vermeden" yerine getirmelidir. Yüce Allah sırf kendi rızâsı için yapılan harcamaları kat kat mükâfatlandıracağını, malını gösteriş için sarfedenlerin bu ödemelerinin boşa gideceğini bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır:

"Mallarını Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lutfu geniştir. O her şeyi bilendir.

Mallarını Allah yolunda sarfedip, sonra verdiklerinin ardından başa kakmayan ve ezâ etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Güzel bir söz ve iyilik, peşinden ezâ gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah müstağnidir, halîmdir.

Ey inananlar! Allah'a ve âhiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını veren kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve ezâ etmekle boşa çıkarmayın. Böyle kimsenin durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir. Sağanak yağan bir yağmur isabet ettiğinde onu sert kaya haline getiriverir. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkâr eden kimseleri doğru yola eriştirmez.

Allah'ın rızâsını kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını sarfedenlerin durumu, yüksekçe tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur almasa bile çisentisi olan bir bahçenin durumu gibidir. Allah yaptıklarınızı görür" (el-Bakara 2/261-265).

2. Müslüman mükellef temiz ve helâl kazancından zekât vermeli, eğer zekâtını aynî, yani mal olarak veriyorsa, bu malın iyi cinsten olmasına özen göstermeli, kendisine verilmesini istemediği malları başkalarına zekât olarak vermemelidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Ey inananlar! Kazandıklarınızın iyilerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarfedin. Gözünüzü yummadan ve severek alamayacağınız derecede kötü ve değersiz şeyleri vermeye kalkmayın. Allah'ın müstağni ve övülmeye lâyık olduğunu bilin" (el-Bakara 2/267).

3. Hanefîler'e göre zekâtın, alanın onuru zedelenmemesi ve gösteriş şaibesinden uzak olması için gizlice verilmesi daha iyidir.

Şâfiî ve Hanbelîler'e göre ise insanları bu ibadeti yapmaya teşvik etmek için zekâtın açıkça verilmesi daha uygun olur.

Bütün fakihlere göre zekât dışındaki gönüllü ödemeleri gizlice vermek efdaldir. Yüce Allah şöyle buyurur:

"Sadakaları açıkça verirseniz iyi olur. Eğer onları yoksullara gizlice verirseniz sizin için daha iyidir. Böyle yaptığınız için Allah sizin günahlarınızı bağışlar. Allah yapmakta olduklarınızı noksansız bilir" (el-Bakara 2/271).

4. İbadetlerin en faziletlisi vaktinde eda edilenidir. Zekât mükellefleri de zekât ibadetlerini eda etmede acele davranmalı, onu meşrû bir mazeret olmaksızın geciktirmemelidirler.

5. Mükellef, Allah'tan korkan, müttaki, hayâsından dolayı ihtiyacını insanlara söyleyemeyen kimseleri araştırıp bulmalı ve zekâtını onlara vermelidir. Çünkü verilen zekât onların iffetlerini korumalarına, Allah'a daha çok ibadet etmelerine yardımcı olur. Yüce Allah şöyle buyurur:

"(Yapacağınız hayırlar) kendilerini Allah yoluna adamış, Allah'a taattan başka düşüncesi olmayan, o sebeple yeryüzünde dolaşıp kazanmaya imkân bulamayan, durumunu bilmeyen kimselere karşı gösterdikleri iffetten dolayı onlarca zengin sanılan fakirlere verilmelidir. (Habibim) sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Yaptığınız ve yapacağınız hayırları Allah eksiksiz bilir ve karşılığını verir " (el-Bakara 2/273).

Yukarıda anılan âyetlerde teşvik edilen hayırlardan ve sadakadan birinci derecede kastedilen zekât, sonra da gönüllü malî ödemelerdir.

6. Zekâtın, kendilerine zekât verilebilecek akrabaya ödenmesi daha faziletlidir. Zekât öncelikle -varsa- muhtaç olan erkek veya kız kardeşlere, sonra bunların çocuklarına, sonra muhtaç amcalara, halalara, bunların çocuklarına ve daha sonra da diğer akrabalar, komşular ve meslektaşlara verilmelidir.

7. Zekât, öncelikle malın bulunduğu yerde yaşayan fakirlere verilmelidir. Ancak o bölgenin dışında fakir akraba veya daha muhtaç kimseler varsa onlara göndermek tercih edilebilir.

8. Yüce Allah Tevbe sûresi 103. âyette Hz. Peygamber'e hitaben şöyle buyurur: "Onların mallarından sadaka (zekât) al ki bununla onları (günahlardan) temizleyesin, onların sevaplarını arttırıp yüceltesin. Onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir. Allah çok iyi işiten ve bilendir". Bu emre uyarak Hz. Peygamber zekât getiren veya gönderenlere "Allahım, filânın ailesine bereket ver" (Buhârî, "Zekât", 64) anlamında dua etmiştir. Zekât toplayan görevlinin zekâtını aldığı mükellefe dua etmesi zâhirî fakihlerine göre vâciptir. Hz. Peygamber'in zekât memurlarına, mükelleflerden zekât topladıktan sonra dua etmeleri hususunda bir emir vermemiş ve bunu onların takdirlerine bırakmış olduğunu dikkate alan fakihler çoğunluğu dua etmenin müstehap olduğunu söylemişlerdir.

O halde zekât verenin "Allahım, bu zekâtı faydalı, ihtiyaç giderici kıl!"; zekât alanın da "Allah mallarını bereketlendirsin" gibi şükür anlamlarını taşıyan dua etmeleri iyidir.

9. Müslümanın zekâtını mutlaka kendisi vermesi şart değildir. Bu farîzanın edası için güvenilir bir müslümanı vekil tayin edebilir.

Mâlikî fakihlerinden bazıları riyâ ve insanların bu husustaki övgülerinden kaçınmak için vekil vasıtası ile zekât vermeyi müstehap, daha iyi görmüşlerdir.

Zekât veren kişinin, fakire verdiği şeyin zekât olduğunu bildirmemesi daha iyidir. Çünkü bu zekâttır diye bildirmek, alanı, özellikle zekât aldıklarını gizlemek isteyen veya muhtaç oldukları halde almaktan çekinen kişileri tedirgin edebilir, onları incitebilir. Ahmed b. Hanbel'in, "Zekâtı verirken bunun zekât olduğu söylensin mi?" sorusuna "Bu sözle incinmesine ne gerek var, zekâtını verir ve susar. Yüzüne vurmasına ne gerek var" dediği nakledilir.

Bazı Mâlikî bilginleri de "Zekât olduğunu söylemesi mekruhtur, çünkü fakirin gönlünü incitmektedir" demişlerdir.
~~~Selam ve Dua ile~~
30
İslami  Konular / A) RAMAZAN ORUCUNUN KAZÂSI
Son İleti Gönderen EzeL - Nis 04, 2022, 04:42 ös
A) RAMAZAN ORUCUNUN KAZÂSI

Ramazandan bir gün veya daha fazla oruç tutmayan kimselerin, bunları kazâ etmeleri gerektiğinde görüş birliği vardır. Tutmama hastalık, yolculuk, hayız, nifas ve benzeri özürler sebebiyle, yahut kasten veya yanılarak niyeti terketmek suretiyle olabilir. Her ne sebeple olursa olsun gününde tutulamamış ramazan orucunun kazâ edilmesi gereklidir. Aynı şekilde kefâret, adak veya başlanıp bozulmuş nâfile oruçların kazâsı da gereklidir. Başlanıp tamamlanmamış nâfile oruç meselesinde, Şâfiîler hiçbir şekilde kazâyı gerekli görmezken, Mâlikîler sadece kasten bozma durumunda kazâyı gerekli görmüşlerdir.

Ramazan orucunun kazâsı yasak günler dışında her zaman yapılabilir. Şâfiîler'e göre ise bir ramazanda kazâya kalmış orucun, gelecek ramazana kadar kazâ edilmesi gerekir. Bir ramazanın kazâ borcu yerine getirilmeden, öteki ramazan gelecek olursa, kazâ borcuna ilâveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar.


B) KEFÂRET ORUCU

Ramazanda özürsüz olarak oruç tutmamak büyük günahtır. Müslüman kişinin mazeretsiz olarak oruç yemesi son derece uzak ihtimaldir. Bununla birlikte ramazanda mazeretsiz olarak kasten oruç yemek, ramazanın saygınlığını ihlâl etmek anlamına geleceği için kefâret ödemek gerekir. Kefâret için genel olarak önerilen üç seçenekten sadece ikisinin günümüzde tatbik imkânı vardır ki bunlardan birisi iki ay peş peşe oruç tutmak, ikincisi 60 fakiri doyurmaktır. Toplumsal şartlar gereği ve bir anlamda köleliğin kaldırılması hedefine yönelik olarak önerilen köle âzat etme seçeneği köleliğin ortadan kalkmasıyla uygulama dışı kalmıştır.

Hanefîler, kefâret seçeneklerinde sıra gözetmenin gerekli olduğunu savundukları için öncelikle iki ay peş peşe oruç tutmayı, bu mümkün olmazsa diğer seçenek olan altmış fakiri doyurma seçeneğinin uygulanabileceğini ileri sürmüşlerdir. Mâlikîler ise, sıra gözetmeksizin herhangi bir seçeneğin yerine getirilmesini yeterli görmüşlerdir.

Araya hayız ve nifas gibi doğal mazeretlerin girmesi durumu kefâret orucunun peş peşe oluş özelliğine zarar vermez. Bu haller geçtikten sonra yeniden niyet edilerek kalınan yerden devam edilir.

Ramazanda oruç bozmanın kefâretle cezalandırılmasının altında, ramazanın saygınlığına karşı işlenmiş bir suç bulunması yatar. Ramazanda oruç bozmak, ramazan ayına ve ramazan orucuna yapılmış bir hürmetsizlik olduğu için böyle yapan kimseler için kefâret öngörülmüştür. Bu espriyi dikkate alan bazı fakihler, kefâreti oruç tutmamanın değil, orucu bozmanın cezası olarak değerlendirip, ramazan ayında ramazan orucuna niyet edilmediği takdirde oruç yemenin kefâreti gerektirmediğini söylemişlerdir. Fakat bu görüş, pek anlamlı ve isabetli görünmemektedir. Çünkü, niyet etsin veya etmesin, ramazanda mazeretsiz olarak oruç yiyen/tutmayan kişi, ramazan orucuna olmasa bile ramazan ayına saygısızlık etmiş olmaktadır. Öte yandan bir ramazanda birden fazla oruç yemek durumunda sadece bir kefâretin öngörülmesi, kefâret konusunda tek başına orucun değil, bir bütün olarak ramazanın göz önünde tutulduğunu göstermektedir. Şayet kefâretin sebebi ramazan orucu olacak olsaydı, bozulan her bir ramazan orucu için kefârete hükmedilmesi gerekirdi.

Esasen ramazan ile ramazan orucunu birbirinden ayırmak da gerçekte mümkün değildir. O halde Hanefîler'in ortaya attığı bu görüşün anlamı nedir? Öyle sanıyoruz ki, ramazan ayı ile ramazan orucunun birbirinden ayrılması zihnen mümkün olsa bile gerçekte böyle bir şeyin mümkün olmadığını elbette onlar da bilmekteydiler. Fakat hukuk tekniği bakımından kendi görüşleri arasındaki tutarlılığı kaybetmemek ve bu yönden tenkide mâruz kalmamak için bu ayırımı yapmak durumunda kalmışlardır. Bu bakımdan teknik bir ayrıntının sonucu olan bu görüşü, aslî bir görüş gibi değerlendirip, "canım, niyet etmediğimiz zaman kefâret gerekmiyormuş" düşüncesiyle, işi hafife indirgeyerek, ramazanda oruç tutmamak yanlış olduğu gibi, böyle yapan kişi, kendi kendini kandırmış olur. Bu kimse ayrıca, dinin temel vecîbelerinden birini hafife aldığı, gerek ramazana gerek oruca saygısızlık ettiği için büyük günah işlemiş olur. Kefâretin gerekip gerekmemesi teknik bir konudan ibaret olup, mazeret olmadıkça, ramazan orucu konusunda titiz davranmak gerekir. Ramazanda özürsüz olarak oruç tutmayan kimse günahkârdır. Peygamberimiz mazeretsiz olarak ramazanda bir gün oruç yiyen kimsenin ömür boyu oruç tutsa da o günün borcunu gerçekten ödemiş olmayacağını ifade etmiştir.
~~~Selam ve Dua İle~~
Sayfa 1 2 3 4 5 6