Resûli Kibriya Efendimiz, doğup büyüdüğü mübarek şehirden ayrılıyordu.
Aşağısından geçerken Hezreve nâm mevkide devesini durdurdu.
Kutsî beldeye mahzun mahzun baktı ve, "Vallahi, sen, Allah'ın yarattığı
yerlerin en hayırlısı, Allah katında en sevgili olanısın! Bana senden daha
sevgili, daha güzel yurt yoktur! Çıkarılmaya zorlanmamış olsaydım,
senden asla ayrılmaz, senden başka yerde yurt yuva tutmazdım."397 diyerek
ona olan sevgisini dile getirdi.
Bunun üzerine, Cenâbı Hakk, Habibi Edibini tesellî eden şu âyeti inzal
buyurdu:
"Elbette, o Kur'ân'ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine döneceğin
yere (Mekke'ye) döndürecektir!"398
Düşmanın takibini zorlaştırmak ve onu şaşırtmak gayesiyle Medine'ye
doğru, herkesin gittiği yoldan ayrı bir yol takib edildi. Önce, güney
istikametinde Kızıl Deniz'e yakın Tihame'ye gittiler. Sonra kuzeye
döndüler. Denizden uzak çöl içinden sahile paralel yol aldılar. Salı günü
öğleye kadar durup dinlenmeden deve sırtında yol katettiler. Salı günü
öğleüzeri bir gölgelikte bir nebze dinlenmek için konakladılar. Peygamber
Efendimiz, istirahate çekildi. Hz. Ebû Bekir ise, başında bir muhafız
gibi bekliyordu. Bir taraftan da etrafa göz gezdiriyordu. Uzakta bir
çoban gördü. Yanına gitti. Çobanın koyunundan sağdığı bir miktar sütü
alıp getirdi. Resûli Ekrem uyanınca kendisine takdim etti. Efendimiz
kanasıya içti.399
çok güzel konu emeginze saglık tşk ederim
Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Güzel insanlar hep varolsun