Ebu Hanife’nin  Oğluna Vasiyetti
İslami Sohbet
İman, dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla İman, dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mümin olmaları gerekirdi.

Ebu Hanife'nin Vasiyetti

                                       Ebu Hanife’nin Vasiyetti İslamisohbetci.com    

Keza sadece tasdik de iman olmaz

Eğer sadece tasdik iman olsaydı, bütün kitap ehlinin mümin olması gerekirdi. Zira Allah; Allah şahitlik ederim ki, münafıklar yalancıdırlar. ve Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Peygamber’i oğullarını tanır gibi tanırlar.” Buyurmaktadır. İman artmaz ve eksilmez. Çünkü, imanın artması ancak küfrün azalmasıyla; eksilmesi de küfrün artmasıyla tasavvur olunabilir. Bir şahsın aynı durumda  Mümin ve kafir olması nasıl mümkün olur?

Mümin gerçekten iman eden, kafir de gerçekten inkar eden kimsedir. İmanda şüphe olmaz. Zira Yüce Allah “Onlar gerçekten müminlerdir.” ve “Onlar gerçekten kafirlerdir.” buyurmaktadır. Hz. Muhammed2in ümmetinden asi olan kimselerin hepsi gerçekten mü’min olup, kafir değillerdir.

Ameller; fariza, fazilet ve Masiyet

Ameller; fariza, fazilet ve masiyet olmak üzere üç kısma ayrılır.
Farizalar, Allah’ın emri, dilemesi, Mühabetti, rızası, kazası, kudreti, ilmi, muvaffak kılması, yaratması ve Levh-i Mahfuz’da yazması iledir. Fazilet (farz olmayan ameller) Allah2ın emri neticesi olan amel değildir. Eğer öyle olsaydı. fariza deri, kazası, hükmü ilmi, muvaffak kılması, yaratması ve levhi Mahfuz’da fakat Allah’ın muhabbeti, rızası ve muvaffak kılması olmaksızın; dilemesi kazası, takdiri, hızlanı (yardımsız bırakması), ilmi ve Levh-i Mahfuz’da yazması iledir.

Allah’ın ihtiyacı olmaksızın Arş üzerine istiva ve istikrarı vardır.

Muhtaç olmaksızın arşı ve başkalarını muhafaza eder. Eğer Allah muhtaç olsaydı, mahlüklar gibi, alemi icad ve tebire kadir olamazdı. Oturmak ve karar kılmaya muhtaç olsaydı. Arş’ın yaratılmasının önce Allah’ın nerede olduğu sorusu ortaya çıkardı. Yüce Allah bundan münezzehtir. Kur’an, Allah-u Teala’nın mahluk olmayan kelamı, vahyi, tenzili, ilahi zatının aynı olmayan, zatından da ayrı düşünülmeyen kelam sıfatıdır.

O mushaflar da yazılı olup dille okunur, kalplerde yer tutmaksızın muhafaza edilir.

Mürekkep, kağıt ve yazıların hepsi mahluktur. Zira bunlar kulların filleri sonucudur. Fakat Allah’ın kelamı mahluk değildir. Yazılar, harfler, kelimeler, işaretler kulların anlama ihtiyacından dolayı manaya delalet eden şeylerdir. Allah’ın kelamı zatıyla kaim olup, manası bu delalet edici şeylerle anlaşılır.

Amel imandan ayrı, iman da amelden ayrı şeylerdir

Müminlerin bir çok zaman bazı amellerden  muaf tutulması bunun delilidir. Bu muaflık halinde  müminlerden  imanın gittiği söylenemez. Ö. olan bir kadın,  namazdan  muaftır. Bu durumda, ondan imanın kaldırıldığını, yahut imanın terkedilmesinin emredildiğini söylemek  caiz değildir. şari’ o kimseye  orucu terket, sonra da  kaza et  demiştir. Fakat İmanı bırak, sonra kaza et denilmesi  caiz değildir.  Fakirin zekat  vermesi gerekmez, demek caizdir. Fakat fakirin iman  etmesi  gerekmez, demek caiz değildir.

Hayrın ve şerrin  takdiri  Allah’tandır.

Eğer bir kimse  hayır ve şerrin  takdirinin  Allah’tan  başkasından olduğunu söylerse, o kimse  Allah’ı inkar  ve tevhid inancını iptal etmiş olur.

Salat ve selam kendisiyle karanlıkların yerini aydınlığa bıraktığı, canlarımızdan, mallarımızdan, eş ve çocuklarımızdan değerli, o kutlu Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve onun pak aline ve yiğitlikle emsali görülmemiş ashabınadır. İnsanlar kurtuluşa ermeleri Peygamberimizin ve ashabının yolu üzere olmaları şartına bağlıysa, bu güzide asrın itikadi görüşlerinin neler olduğunu bilmek ve inanç temelini ona göre bina etmek durumundayız.

Zira inanç noktasında Peygamber ve ashabı gibi düşünmediğimiz müddetçe amelimizin ne konumda olursa olsun hiçbir faydasının olmayacağı malumdur. bu tahlilden sonra Peygamberimizin ve ashabının inanç ve itikadı görüşlerini maddeler halinde sunmaya çalışalım. İnsanlar, günahı helal görmeksizin veya hafife almaksızın (ki bu iki durum da insanı Allah muhafaza dinden çıkarır.) bilerek bir günah işlerse, mü’min olarak kalır mı kalmaz mı?  iye ihtilafa edilmiştir.

Ehli Sünnet uleması o kişinin kalbinde tasdik Mevcut olduğundan dolayı iman dairesinden çıkmadığını, günahkar olan kişi şayet tövbe etmeden önce ölürse onun durumunun Allah’a kaldığını, Allah’ın, dilerse onun günahını affedip fazlı ve keremi ile veya onda bulunan itaatin ve imanın bereketinden veyahut da bazı seçilmiş insanların şefaatine nail olup onu cennete koyacağını veya dilerse Allah2ın o kişiyi ister günahı küçük isterse büyük olsun, günahı miktarınca azap edeceğini, nihayetinde onu cennete koyup ateşte ebedi kalmayacağını belirtmektedir. Hayır ve şer Allah’tan dır.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’den sonra bu ümmetin en faziletlisi Ebû Bekr es-Sıddîk, sonra Ömer, sonra Osman, sonra da Ali’dir (Allah hepsinden razı olsun).

“İlk önce iman edenler, herkesi geçenlerdir. Allah’a yakın olanlar onlardır. Onlar naim cennetlerindedir.”  Ayeti bu hususu ifade eder.

Önceliği olan herkes daha faziletlidir. Onları her mümin ve muttaki sever, buğz edenler münafık ve kötü kimselerdir.

Kullar amelleri, ikrarları ve marifetleri ile mahlukturlar. Fail mahluk olunca onun fillerinin evleviyetle mahluk olması gerekir.
Allahü Teala mahlukatı aciz ve zayıf, güçleri olmaksızın yaratmıştır. Onların yaratıcı ve rızıklandıran “Sizi yaratan, sonra besleyen, sonra sizi öldüren, sonra dirilten Allah’tır.

Ayetine göre Allahü Teala’dır. Helal kazanç ve helalinden mal biriktirmek helaldir. Haramdan mal biriktirmek ise haramdır.

İnsanlar üç kısma ayrılır: İmanında samimi olan mümin, küfründe direnen inkarcı kafir ve nifakında sebat eden iki yüzlü münafık.

Allah’ü Teala mümine ameli, kâfire imanı, münafığa da ihlası farz kılmıştır.

“Ey insanlar; Rabbinizden korkun” Ayetin de ey müminler, Allah’a itaat edin, ey kafirler; Allah’a iman edin, ey münafıklar; ihlaslı ve samimi olun, manası vardır.

“İçinizden kim hasta olur veya seferde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca başka günler oruç tutar.” âyetleri bu hususu ifade etmektedir.

Cennet ehli Cennette, cehennem ehli de Cehennemde ebedi kalacaklardır.

Zira Allahu Teala Müminler için “Onlar cennetliklerdir, orada ebedi kalacaklardır.” kâfirler için de “Onlar cehennemliklerdir, orada ebedi kalacaklardır.” buyurmaktadır.

Ebu Hanife’nin  Oğluna Vasiyetti

İslami sohbet platformu olarak  Ebu Hanife’nin Oğluna Vasiyetti  konulu makalemizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bir başka makalede görüşmek dileğiyle, islami sohbetci Sohbet sitesinden biraz bahsetmek istiyorum. Sitemizde Bayanlar için Dini Sohbet yerler arasında  aile gibi bir ortam kurmayı planlıyoruz.   Sitemizde saygı çerçevesinde paylaşımlar yapıyoruz. Gelen kişilerin istedikleri konu hakkında doğru bilgiler almasını sağlıyoruz.  
Selam ve Dua ile

https://www.islamisohbetci.com/wp-content/uploads/2022/02/imam-i-azam-ebu-hanife-nin-ogluna-vasiyeti.jpghttps://www.islamisohbetci.com/wp-content/uploads/2022/02/imam-i-azam-ebu-hanife-nin-ogluna-vasiyeti-300x300.jpgEzeLdini sohbetGenelİslami Sohbet
Ebu Hanife'nin  Oğluna Vasiyetti İslami Sohbet İman, dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla İman, dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mümin olmaları gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz Eğer sadece tasdik iman olsaydı, bütün kitap ehlinin...